Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar özellikle 15-30 yaş arası genç erişkinleri ilgilendiren önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünyada her gün 1 milyondan fazla kişinin cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalandığı tahmin edilmektedir.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar
Neden önemli?
Her yıl HPV (siğil) yüzünden 500 binden fazla rahim ağzı kanseri ortaya çıkmakta, AIDS nedenli 1.7 milyon insan ölmektedir. Anneden çocuğuna geçen enfeksiyonlar yüzünden ölü doğum, erken doğum ve doğumsal anomaliler görülmektedir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar tüm toplumlarda önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların belirtileri genellikle mikrobun vücuda girdiği alanlarda oluşan bölgesel kızarıklık ve kabarıklıklardır. Mikropların vücuda ilk giriş yeri vajina, rahim ağzı, idrar kanalı, anüs, ağız ve yutak bölgesidir. Ayrıca ateş yüksekliği, halsizlik, idrar yapmada ağrı, penis ve vajinada iltihabi akıntı, kasıklarda ağrılı lenf bezi şişlikleri oluşabilir. Siğiller HPV enfeksiyonu için tipik belirtilerdir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkeni olan mikroplar insandan insana çeşitli yollarla geçebilmektedir. Bunlar:
- 1- Kan, meni, vajinal sıvı gibi vücut sıvılarıyla,
- 2- Deri temasıyla,
- 3- Gebelik veya doğum sırasında (anneden çocuğuna),
- 4- Enfekte şırınga yoluyla mikroplar kişiden kişiye bulaşabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara zemin hazırlayan riskli cinsel davranışlar
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara zemin hazırlayan riskli cinsel davranışlardan kaçınılması ile hastalıktan korunma sağlanabilmektedir. Seks işçileri ile veya onların müşterileri ile veya kimlerle ilişkisi olduğu bilinmeyenlerle cinsel ilişkide bulunmak, enfeksiyon belirtisi olanlarla cinsel ilişkiyi sürdürmek, para, mal, yiyecek ya da ilaç karşılığı cinsel ilişkiye girmek, vajinayı kurutucu ajanlar kullanmak enfeksiyonlar için riskli cinsel davranışlardır. Yakın zamanda cinsel eş değiştirmek, birden fazla cinsel eşe sahip olmak, cinsel eşin birden fazla cinsel eşinin olması, cinsel enfeksiyonlar açısından önemli risk faktörleridir.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonların Tedavisi
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların tedavisinde antibiyotikler ve antiviral ilaçlar hekim kontrolünde kullanılmaktadır. Bakterilerin veya parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar genellikle ilaç tedavileri ile kolay tedavi edilebilmektedir. Virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar da tedavi edilebilir ancak her zaman tamamen iyileşmeyebilmektedir. Enfeksiyon ile birlikte gebelik varsa, acil tedavi edilerek enfeksiyonun bebeğe bulaştırılması engellenebilir veya bu risk azaltılmış olur.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlardan Korunma Yolları
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunma yolları şöyle özetlenebilir. 1- Korunmasız cinsel ilişki ve kısa sürede birden fazla cinsel eş gibi riskli cinsel ve kişisel davranışlardan kaçınma, 2- Erkek veya kadın kondomu kullanma, 3- İnsan papilloma virüsü (HPV) ve Hepatit B için aşılanma, 4- Enfeksiyon durumunda erken dönemde ve etkili tedavi alma, 5- Cinsel eşlerin birlikte tedavi almasıdır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için en etkili yöntem cinsel ilişki sırasında kondom (prezervatif) kullanmaktır. Hastalık taşıyabilecek kişilerle cinsel ilişkide bulunmamak da bir korunma yoludur.
Kendinizin ve ailenizin sağlığı için riskli davranışlardan kaçınınız!
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonları nelerdir?
En sık olarak klamidya, gonore (bel soğukluğu),sifiliz (frengi) gibi bakteriler, HPV (siğil), HIV (AİDS) ve Hepatit B gibi virüsler ve trikomonas gibi parazitler cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenleridir. Hepatit B ve HIV (AİDS) gibi virüs enfeksiyonları esasen kan yoluyla bulaşmaktadır. Ancak bu virüsler kanda yüksek oranda bulunduğunda cinsel yolla da bulaşma olabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar genellikle ilk temasın olduğu mikrobun giriş yeri olan vajina, rahim ağzı, idrar kanalı, rektum, ağız ve yutak bölgesi mukozalarında başlamaktadır. Vajina ve rahim ağzındaki enfeksiyon daha sonra yukarıya doğru rahme tüplere ve yumurtalıklara ilerleyerek yaygın iltihap, ateş, tüplerde şişme ve apse oluşumuna yol açabilmektedir. Belirtiler bulaşmanın olduğu cinsel ilişkiden sonra enfeksiyonun türüne göre 1 hafta ile 3 ay sonra başlayabilir.
Sifiliz (Frengi)
Hastalığın etkeni Treponema Pallidum adı verilen bir bakteridir. Mikroorganizma bulaştıktan 10 ile 90 gün sonra hastalık belirtisi ortaya çıkar. Enfeksiyon 3 aşamalıdır. Birinci evrede (primer sifiliz) cinsel organ üzerinde ağrısız derin yaralar (ülser) ve kasıkta lenf bezi şişmesi oluşur. Tedavi edilemezse hastalık tüm vücuda yayılarak ikinci evreye (sekonder sifiliz) ilerler. İkinci evrede bütün vücutta ciltte kırmızı kabarık noktacıklar şeklinde cilt lezyonları ile birlikte ateş, eklem ağrısı, böbrek ve karaciğer iltihabı oluşur. Nihayet üçüncü ve son evrede kalp sinir sitemi tutulumu olur. Öldürücü ve çok bulaşıcı bir enfeksiyondur. Özgül olmayan VDRL ve RPR testleri ve FTA-ABS gibi özgül serolojik kan testleri ile tanı konur. Tedavide penisilin ve doksisiklin grubu antibiyotikler kullanılır.
Gonore enfeksiyonu (Bel soğukluğu)
Etken Neisseria gonorrhoeae adlı bakteridir. Gonore kadında çoğu kez belirti vermez. Erkekte penisten akıntı olur. Rahim ağzı kanalında (endoservisit) enfeksiyon yaparak rahim ağzından iltihabi akıntı oluşturur. Tedavi edilmezse kadında tüplerde tıkanmaya ve kısırlığa neden olabilir. Tüpler ve yumurtalıklarda apse oluşturabilir. Tedavide sefalosporin ve oflaksasin grubu antibiyotikler kullanılır.
Yara (ülser) yapan cinsel hastalıklar
Cinsel organlarda yara (ülser) oluşumuna yol açan enfeksiyonlardan en sık olanı sifiliz olmakla birlikte ülkemizde daha az görülen Şankroid, Lenfogranüloma venorum, Granüloma inguinale’dir.
Şankroid, Lenfogranüloma venorum, Granüloma inguinale enfeksiyonları Afrika gibi tropikal bölgelerde daha sık görülür. Cinsel bölgede ağrılı yaralar (ülser) ve kasıkta ağrılı lenf bezi büyümesine yol açarlar. Tedavide doksisiklin, sefalosporin grubu antibiyotikler kullanılır.
Genital Herpes (genital uçuk) enfeksiyonu cinsel organlar üzerinde, iç dudaklar ve perine bölgesinde çok sayıda ağrılı ve içi sıvı dolu kabarık uçuk benzeri kabarıklıklar oluşturur. Etken Herpes Simplex tip 2 virüsüdür. Kanserle ilişkisi yoktur. Cinsel yolla bulaşır. Ağız kenarındaki uçuk gibi tekrarlayıcı olabilir. Tedavide asiklovir gibi antiviral ilaçlar yara üzerine veya ağızdan tablet olarak alınır.
Vajinit Yapan Mikroorganizmalar ve Tedavisi
Vajinit yapan başlıca mikroorganizmalar gardnerella vajinalis, kandida (mantar türleri) ve trikomonas vajinalis adlı parazitlerdir. Vajinit yapan mikroplar genellikle vajınada kaşıntı akıntı gibi rahatsızlık yaratan belirtilere yol açsa da çoğunlukla bu enfeksiyonlar rahim ve yumurtalıklara ilerlemez. Vajinanın doğal koruyucu ortamını oluşturan floranın düzelmesi ile şikayetler kendiliğinden düzelebilir.
Trikomonas enfeksiyonu: Kadınlarda kötü kokulu köpüklü yeşilimsi vajinal akıntı ve kaşıntıya yol açar. Erkeklerde belirtisizdir. Cinsel ilişki dışında ortak kullanılan tuvaletlerden de bulaşabilir. Aile içi yayılma kolayca olabilir. Eş tedavisi de gerekir. Parazitler dudaklar kısmında da olabileceği için bölgesel tedaviler yetersiz kalabilir. Tedavide metranidazol grubu antibiyotikler kullanılır.
Kandida: Bir mantar türü olan kandidanın sporları vajen mukozasında normalde bulunur. Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımıyla, gebelikte hormonların etkisiyle, veya vajinal duş davranışı sonucu vajinada asidik ortamı sağlayan döderlein basillerinin azalması sonucu vajinanın florasının bozulduğu durumlarda kandida türü mantarlar vajina mukozasında artar. Kandida enfeksiyonunun tipik bir akıntısı olan ‘beyaz renkte süt kesiği gibi’ akıntı meydana gelir. Kandida vajinitinde bol miktarda beyaz akıntının yanı sıra kaşıntı şikayeti de oluşur.
Kandida için vajina içine bölgesel veya tekrarlayan olgularda ağız yoluyla antifungal ilaçları (en sık Flukanazol) kullanılır. Eş tedavisi tekrarlayan durumlar dışında gerekmez.
Bakteriyel vajinoz: Etken Gardnerella vajinalis adlı bakteridir. Cinsel ilişki ile insandan insana bulaşmaz. Cinsel hayatın kendisi bu duruma yol açabilir. Gri renkli, cinsel ilişki sonrası belirginleşen kötü kokulu akıntı ile kendini belli eder. Tedavide bölgesel metranidazol içeren ilaçlar kullanılabilir.
Klamidya Enfeksiyonu
Hastalığın etkeni Chlamydia Tracomathis adlı bakteridir. Klamidya en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyondur. Kadınlarda rahim ağzında kolayca kanayan iltihabi akıntı en önemli belirtisidir. Servisit yapan en sık mikroorganizmadır. Rahim ağzına yerleşen bakteri rahim iç zarında, tüplerde, idrar kanalında enfeksiyona neden olur. Enfeksiyon hızla tüplere yayılarak kasıklarda ağrı akıntı ve ateşe yol açabilir. Tekrarlayan enfeksiyonlarda tüplerde tıkanma, dış gebelik ve kısırlık riski artar. Tedavi edilmezse pelvik inflamatuvar hastalık, tüp ve yumurtalıklarda apseye neden olabilir. Erkeklerde salgı bezlerinde enfeksiyona (epididimit, prostatit) yol açar. İdrar yaparken ağrı ve penisten akıntı olur. Penis akıntısından veya rahim ağzından alınan örneklerde hücre kültürü veya antijen arama yöntemiyle kesin tanı konur. Tedavide Doksisiklin, oflaksasin grubu antibiyotikler kullanılır.
HPV
HPV daha ayrıntılı olarak rahim ağzı rutin testleri ve rahim ağzı kanseri aşısı olarak incelenmiştir.
Kadın ve erkek dış cinsel organlarında enfeksiyon yapan Human Papilloma Virüsü (HPV) çift sarmal yapıda bir DNA virüsüdür. Oldukça bulaşıcı olup cilt ve mukoza hücrelerine yerleşerek insanlarda ağız, boğaz, penis, vajina, anüs ve rahim ağzında kanserlere yol açabilmektedir. HPV enfeksiyonu cinsel organlar ve diğer vücut yüzeylerinde siğillere neden olmaktadırlar. Siğiller deriden kabarık, yüzeyi karnı bahar gibi pürüzlü, ağrısız, boyutları 1-2 mm ile birkaç cm’ye kadar değişebilen, tek veya çok sayıda olabilen cilt lezyonlarıdır. Siğiller HPV ile oluşan, direkt temas yoluyla oldukça bulaşıcı lezyonlardır. Siğiller bağışıklık sistemi sayesinde kendiliğinden geçebilecekleri gibi kansere dönüşme potansiyeli de taşımaktadırlar. Anüs veya cinsel organlarında siğil fark eden kişilerin virüsü direkt temas ile partnerine geçirme ihtimali nedeniyle en kısa sürede tedavi olması gerekmektedir. Günümüzde HPV aşısı ile virüse karşı korunma sağlanabilmektedir.